Haziran 29, 2007

28.

"Yaşamında , şunları da yaşabileceksin:-
1) Birisini, ona söyleyecek birşey bulamadığın için, aramak...
2) Birisini, onu artık görmeyeceğini söylemek için, beklemek...
3) Birisini, onu görmemeye dayanamadığın için, terketmek...

Neler yaşamayacaksın ki!..."

(Oruç Aruoba, de ki işte, sf. 64, Metis Yayınları, 1990)

Haziran 25, 2007

Uçan Balon



Kare 1

Minibüste gidiyorum. Harem'e yaklaştık.. Sağdaki yolun kenarında kaldırımda bir adam, tam onun önünde, yerde oturan bir çocuk giriyo kareye. Otobüsten inmişler. Bavullar adamın arkasında. Bekliyor. Çocuk, yerdeki kumları avuçluyor. Alıp alıp rüzgara bırakıyor kumları. Öyle az kum var ki betonun üzerinde. İçim burkuluyor..

Kare 2

Hastane çıkışı... Yaklaşık 500 kişi, 18:20 de kalkmak üzere bizi bekleyen servislerimizi bekliyoruz. Birazdan tek sıra halinde servisler uzun yolculuklarına başlayacaklar. Herkes bekleşiyor. Hastanenin koca bir ağzı var. Acil girişi, mesai sonrası oradan çıkılıyor. Aynı zamanda da sigara içme bölgesi. Orada zehirleniliyor. Bir nevi freezone da denebilir. Kreşten dönen personel çocukları koşturuyor ortada. Bir tanesi karşıki çim alanın tam ortasında oturuyor. Çocuk oturuşu (bacaklar iki yana açık). Kopardığı çimenleri rüzgara savuruyor. Gülüyor annesine bakarak, annesinden cevap: "Koparmasana kızım otları!!!"

Kare 3

2-3 ay öncesine kadar Çayırova gişelerinden çıkıp, Kurtköy'e doğru giderken yolun kenarında 14-15 yaşlarında bir kız dururdu. Bir kamyondan inip diğerine binerdi. Her akşam geçerken başında başka bir renk yemeni ile görürdüm onu. Kadın mıydı? Çocuk muydu? Hiç biri gibi hissetmediği kesindi. Gözlerini görürdüm geçerken. Bazı akşamlar başındaki yemeniyi eline alır, arabalara öyle el ederdi. Salına salına yolun kenarında yürürdü. Sonraları görmedim onu hiç.

Haziran 22, 2007

İpekböceği

Uzun beyaz... Başında bir beyaz daha. Elinde bir çiçek. -Evet'ler uçuşuyor havada. Herkes ağlamaklı. Ben izliyorum. İçimde uçuşan kelimelere tutunmak istiyorum. Bir yol açsınlar bana istiyorum. Olmuyor. Hani bazen "ama olmaz ki yaaaa.." diyip, içi erir ya insanın. Öyle. Oyun arkadaşım gidiyor. Ondan hüzünlüyüm. Uzun bir yolculuğun, en uzun molasındayız onla. Değişik bir hale dönüşüyor yolculuk da aynı zamanda. "Eskisi gibi senle..." "hani yapardık ya..." cümleleri kurmak zamanı yakın. Büyüyoruz. Ablam evleniyor. 21 Temmuz'da...

Haziran 19, 2007

Bir

Bazen kendini akışa bırakmak hiç kolay olmuyor. Yapmak istediklerini zamana yayıp, son bir şans vermek, olmasını dilemek, beklemek ve bunun için emek harcamak ve tükenmek. Yorgunlukla gelen bir son noktası mı bu. Bardak taştı mı acaba? Kimin parmagı var bu sonda? Başlangıç mı istiyorsun? Bence bu kadar düşünme. Yarın, yaşam seni orada yine bekliyor olacak.